AMED - DTK ara dönem toplantısı sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede eylemsizlik sürecinde devletin hiçbir talebi yerine getirmediğine dikkat çekilerek, bu koşullar altında KCK'ye çağrı yapmanın ahlaki olmadığına işaret edildi.
PKK' Lideri Öcalan'ın sürece katkı sunabilmesi için İmralı'nın ev hapsine dönüştürmesinin istediği bildirgede, "Kürt ulusal konferansı"nın yapılması çağrısı yapıldı. Bildirgede ayrıca halka "demokratik direniş temelinde seferberlik ruhuyla dönemi karşılama" çağrısı yapıldı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ara dönem toplantısı sona erdi. BDP Diyarbakır İl binası Vedat Aydın Konferans Salonu'nda düzenlenen ve 2 gün süren toplantıda, Daimi Meclis üyeleri, milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, kadın ve gençlik örgütleri ve halk delegelerinden oluşan 800 delegenin katılımıyla Türkiye, Ortadoğu ve dünyadaki siyasal ve sosyal gelişmeler değerlendirildi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın eylemsizlik kararını değerlendireceği yönündeki açıklaması ve genel seçimlerin de değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesi kamuoyuna açıklandı.
Sonuç bildirgesi açıklanmadan önce konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, toplantı bileşenlerine toplantıya katılmaları nedeniyle teşekkür etti. Ardından DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk sonuç bildirgesini okudu. KCK'nin, 31 Ekim'de ilan ettiği 8 aylık eylemsizlik-çatışmasızlık sürecinin, Mart ayı başında değerlendirmeye tabi tutma kararı konusundaki kaygılarını kamuoyunun dikkatine sunmak istediklerini belirten Tuğluk, 2010 Ekim ayından başlayıp genel seçimlere kadar tek taraflı olarak uzatılan, eylemsizlik döneminin devam ettiğine dikkat çekti. Tuğluk, KCK tarafından Mart ayında yeni bir değerlendirme yapılacağı ifade ederek, toplantıda DTK'nin Kürt sorununu, demokratik-barışçıl çözüm ilkesi doğrultusunda, hassasiyetle ele aldığını ve değerlendirildiğini kaydetti.
'EYLEMSİZLİK SÜRECİNDEHİÇBİR TALEP YERİNE GETİRİLMEDİ’
DTK ve sivil toplum örgütleri olarak KCK'ye ve devlete yaptıkları çağrıyı hatırlatan Tuğluk, sivil ve demokratik çözüm sürecinin konuşulup tartışılması ve siyaset kurumunun çözüm yolunun olgunlaştırması için bir fırsat yaratılması gerektiğini vurguladı. "Devlet kurumları, Sayın Abdullah Öcalan ve KCK ile yapılan görüşmeler ve diyalog süreçleri kapsamında, yaptığımız bu çağrılar olumlu karşılandı ve uzun erimli bir eylemsizlik süreci deklare edildi" diyen Tuğluk şunları kaydetti:
"Bu eylemsizlik sürecinin, hem zorunlu gereklilikleri hem de öngörülebilir geleceği konusunda, delegasyonumuz kongre olarak bu süreç konusundaki sorumluluklarımızı değerlendirmiştir. Delegasyonumuz tarafından AKP hükümeti'nin barışçıl sürecin asgari gereklerini yerine getirmek bir yana, Kürtlerin örgütlü yapısını bozmak, parçalamak ve tasfiye etmek için girişimlerde bulunduğu belirtilmiştir. Kürt siyasetçilerine karşı yapılan siyasi soykırım davasında olumlu bir gelişme yaşanması bir yana, halkımızın var oluş gerekçesi olan anadilimiz konusunda hakarete varan bir tutum sergilenmiştir. Bölgedeki askeri hareketlilik ve özel ordu kurma tasarıları, hükümetin barış konusundaki samimiyetsizliğinin ifadesidir. Halkımızın gösteri ve protesto hakları kolluk güçleri tarafından her seferinde ağır baskı-gözaltı ve tutuklama furyasıyla gasp edilmiş ve tümüyle demokratik taleplerini dile getirmemesi için sindirilmeye çalışılmıştır. Üzülerek belirtmek gerekir ki, AKP Hükümeti yüzde 10 seçim barajı gibi, tamamen anti demokratik olan ve tüm uygar dünyanın hatta Meclisteki muhalefetin bile düşürülmesi için hemfikir olduğu jest kabilindeki bir yasal değişikliği bile yerine getirmemiştir."
ÖCALAN’IN KOŞULLARI DÜZELTİLMELİ
"Kongre delegasyonu, Kürt coğrafyası ve tüm Türkiye için büyük umutlar yaratan eylemsizlik sürecinin Mart ayı içerisinde Sayın Öcalan, KCK ve devlet arasındaki görüşmeler sonucunda netliğe kavuşacağı konusundaki öngörüsünü belirttikten sonra, KCK'ye eylemsizlik sürecini uzatması telkininde bulunmayı ahlaki olarak doğru bulmadığını belirtmiştir" ifadelerini kullanan Tuğluk, "Kongremiz, AKP Hükümetinin Sayın Öcalan'la yürüyen diyalog sürecini aksatmadan devam ettirmesi, barış ve demokrasinin gelişmesi doğrultusunda somut gelişmelere yol açan bir müzakere protokol sürecine dönüştürme çağrısında bulunmuştur. Sayın Öcalan'ın barışçıl sürece daha fazla katkıda bulunabilmesi için İmralı'daki cezaevi koşullarının, ev hapsi derecesinde dönüştürülmesi, KCK-siyasetçiler ve aydınlarla görüşmesinin sağlanmasının gereğine işaret etmiştir" dedi.
BAĞIMSIZ ADAYLAR DESTEKLENECEK
Yeni anayasa tartışmaları konusunda, cumhuriyet tarihinin otoriter ve tek tipçi geçmişinin bir özeleştirisi olacak şekilde Kürt halkının "Demokratik Özerklik" temelinde statüsünün tanınarak, tüm farklılıkların Demokratik Türkiye Ulusu Anayasası'nda garanti altına alınması gerektiğini ifade eden Tuğluk, "Kürt halkının, 'Demokratik Özerklik' statüsünü meşru bir şekilde inşa ederek Türkiye'nin demokratik dönüşüm sürecine en büyük katkıyı sunacağı kararlılıkla belirtilmiştir. Bu temelde delegasyonumuz, çözümü sadece devlete endeksleyen bir pozisyon içinde olmadığını, çözüm sürecinin temel bir dinamiği olarak halkımızın beklentilerine cevap olabilmek için demokratik özerkliği adım adım örme kararlılığını ifade etmiştir. Bu süreçte sadece bekleyen değil, inşa eden sadece muhalefet eden değil, kurucu bir rol alan yaklaşım, kongremizin önümüzdeki dönem temel pratiği olacaktır" dedi.
12 Haziran genel seçimleriyle oluşacak parlamento yapısının, Türkiye'yi demokratik ulus anayasasına kavuşturması beklentisi doğrultusunda, BDP'nin bağımsız adaylarla seçimlere girip, güçlü ve nitelikli bir parlamento grubu oluşturmasını destekleme kararının alındığını söyleyen Tuğluk, "Ne AKP'nin, ne CHP'nin ne de MHP'nin; Kürt sorunu-Alevi sorunu ve tüm inançlar üzerindeki baskılar ve cumhuriyetin diğer yapısal sorunlarını çözme konusunda hiçbir programının bulunmadığı değerlendirilip; tüm Kürt grup ve çevreleri ile Türkiye demokrat ve sol çevrelerinin belirlenecek ortak bağımsız adayları desteklemesi çağrısında bulunulmuştur" şeklinde konuştu.
GÜNEY YÖNETİMİ GEREKLİ REFORMLARI YAPMALI
"Kongremiz Kürdistan'da yürütülen 30 yıllık kirli savaşın bir sonucu olarak ortaya çıkan toplu mezarlar konusunda hükümetin yaklaşımını mahkum eder" diyen Tuğluk, "Bu kirli savaşın tüm sonuçlarıyla açığa çıkarılması ve yüzleşilmesi konusunda, tüm Türkiye demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya, halkımızdan da mücadelemizin yaratıcıları olan bu değerlere sahip çıkarak mücadeleyi yükseltme çağrısı yapar" çağrısında bulundu. Dünyadaki halk hareketliliğine dikkat çeken Tuğluk, "Kongremiz, Ortadoğu'da diktatörlere-despotik rejimlere karşı gelişen demokratik halk hareketlerini, bölgenin demokratikleşmesi-küresel kapitalizmin etkisinden kurtulması açısından önemli görmekte ve selamlamaktadır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki devrimci halk hareketlerinin, Türkiye tarafından da değerlendirilerek, Kürt halkının adalet ve özgürlük taleplerini göz ardı edemeyeceği vurgulanmıştır. Bu kapsamda "dıştakini destekle, içtekini bastır" anlayışından vazgeçilmelidir. Ayrıca, Güney Kürdistan'da gelişen demokratik halk gösterilerini de yönetim tarafından mutlaka dikkate alınarak, gerekli demokratik reformların ve şeffaf bir yönetim anlayışının geliştirilmesini telkin eder" dedi.
Ulusal birliğin hayati öneme sahip olduğuna dikkat Tuğluk, "Aciliyetle tüm Kürt parti ve siyasetlerini, bir araya gelerek ulusal bir konferans yapması ve ulusal demokratik bir stratejiyi belirleme çağrısında bulunur. Bununla birlikte Kürt aydın-siyasetçi ve sanatçılarına, içinden geçtiğimiz sürecin vicdani sorumluluğu gereğine uygun olarak bir tavrın sahibi olarak, AKP Hükümetinin kandıran-aldatan politikalarına karşı ahlaki bir duruş sergilemelerini istiyoruz. Demokratik Toplum Kongresi'nin saflarında yerlerini almaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
KADIN KIRIMINA HAYIR
Tuğluk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 21 Mart Newroz kutlamalarına ilişkin ise şunları söyledi: "DÖKH öncülüğünde başlatılan 'Özgürlük Mücadelesini Yükseltelim, Tecavüz Kültürünü Aşalım' şiarı paralelinde gelişen 'Kadın Kırımına Hayır!' kampanyası dolayısıyla, 2011 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarına güçlü katılım çağrısı yapar. Kadın kırımı, bir halkın kültürüne diline ve tüm ulusal varlığına karşı en büyük saldırıdır. Bu saldırılar karşısında demokratik bir direnişin gerçekleşmesi çağrısında bulunur. Yaklaşmakta olan 21 Mart Newroz Bayramını, tüm Ortadoğu halkları şahsında Kürt Halkının Özgürlük Newrozu olacağı inancıyla, tüm halkımızı güçlü bir şekilde katılmaya davet eder. DTK Delegasyonu olarak halkımızın içinde bulunduğu mevcut duruma tahammülünün kalmadığını belirtmek istiyoruz. Bu temelde, halkımızı demokratik direniş temelinde seferberlik ruhuyla dönemi karşılamaya çağırıyoruz. Halkların çözüm siyaseti, başarıya ulaşacaktır."
ANF NEWS AGENCY
28 Şub 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder
Hakaret küfür vb yorumlarınız olursa savcılığa başvurulucaktır