Kürtler PKK lideri Abdullah Öcalan’ın doğum gününü Amara Yürüyüşü ile bir kez daha kutlamaya hazırlanıyor. Kürt demokratik siyasal kurumaları tarafından düzenlenen 4 Nisan Amara Yürüyüşü bugüne kadar Türk devleti tarafından hep bir fobi olarak görüldü. Kürtler 2004 yılından 2009 yılına kadar 6 yıl boyunca Amara yolların da Türk devletinin şiddetli saldırısı ile karşı karşıya kaldı ve yüzlerce insan yaralanırken 2009 yılında Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ yaşamını yitirdi. Kürtlerin ‘Güneşe özgürlük’ şiarı ile düzenlediği Amara yürüyüşündeki kararlılıkları sonucunda 2010 yılında Türk devleti Amara yolunu kitlenin çok küçük bir kısmına da olsa açmak zorunda kaldı. Kürtler bu yıl her yıl olduğu gibi tüm coşku ve heyacanları ile bir kez daha Amara’da buluşarak ‘Öcalan’a özgürlük’ diyecekler.
4 Nisan 1949. Öcalan’ın doğum günü. Tüm Kürtler bugünü ‘Kürdistan Güneşi’nin doğuşu olarak adlandırıyor ve biraz buruk da olsa coşkuyla kutluyor. Kürt halkının 4 Nisan’ı coşkuyla kutlamasının temel sebebi, Cumhuriyet tarihinden bu yana yaşadığı inkar ve imha, kendi topraklarında kölece bir yaşama tabi tutulmaları ve parçalanan bir halk, kimliği ile yabacancılaşan bir Kürt gerçeğine karşı Öcalan’ın bu gidişatı al aşağı ederek onurlu, direngen, özgür bir halk gerçeği ortaya çıkarmasıydı. 3,5 milyon insanın irade olarak kabul ettiği Öcalan,12 yıldan bu yana İmralı’da tecrit altında ve sağlığı risk altında bulunuyor. Öcalan’a yönelik tecrit ve zaman zaman zehirlenmeden fiziki müdahaleye kadar yapılan baskılar ise Kürtler açısından sert tepkiyle karşılanarak günlerce süren protesto eylemleri yapılıyor. Ancak, bugün İmralı F Tipi Cezaevi’ne 5 siyasi tutsak daha nakledilse de bu Öcalan’ın sağlık koşullarının düzelmesine yol açmazken, tecriti ise daha da katmerleştirmiş durumda. İşte bu nedenle Öcalan’ın doğum günü Avrupa’dan Ortadoğu’ya Balkanlar’dan Türkiye’ye dünyanın bir çok ülkesinde her yıl milyonlarca Kürt tarafından coşkuyla kutlanırken, Kürt coğrafyasında ise geleneksel olarak 8 yıldan bu yana Öcalan’a yönelik tecrit ve sağlık koşullarına dikkat çekmek amacıyla Amara Yürüyüşü düzenlenmekte.
ASKER DİPÇİKLERİ İLE SALDIRDILAR
2004 yılından bu yana geleneksel olarak Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Fedarasyonu tarafından düzenlenen Amara Yürüyüşü’ne on binlerce kişi katılarak Öcalan’ın doğum gününü coşkuyla kutlarken, devlet güçleri için ise ’Amara’ bir fobi (korku) durumunda. Keza, TUHAD-FED tarafından 4 Nisan 2004 yılında yapılan ilk kitlesel yürüyüşe Türkiye ve Kürt coğrafyasının dört bir yanından on bini aşkın kişinin katılımı ile gerçekleşti. Yolculuk kolay geçmemişti ve onlarca araca cezalar kesilerek bir çok araç trafikten men edilmişti. Tüm engellemelere rağmen kitle Amara yolunda buluştu. Ancak Amara’ya 20 kilometre kala askerler, özel harekat timleri ve polisler panzer ve akrep tipi araçlar ile barikatlar kurarak kitlenin geçişine izin vermeyeceğini açıklıyordu. TUHAD-FED yetkilileri ise yapacakları barışçıl etkinlik için yolların açılmasını talep etse de devlet güçleri geri adım atmaması üzerine kitle yürüyerek barikatları aşmaya çalıştı. Ancak müdahale sert oldu. Panzerlerden atılan gaz bombaları, askerlerin dipçiklerle halka saldırması beraberinde adeta meydan savaşını andıran çatışma görüntülerine sahne oldu. Bilanço ağır olurken yaşlı genç onlarca kişi yaralandı. Ancak Kürtler her şeye rağmen o alanda bir daha ki bir kez daha geleceklerinin mesajını vererek Amara Yolu’nda ayrılıyordu.
FIRAT NEHRİNE KARANFİLER ATILDI
2005 yılında bir yandan PKK güçlerine karşı artan operasyonlar diğer yandan Öcalan üzerinde tecritin ağırlaştırılması ve bir yıl içersinde avukatları ile ancak 2 yada 3 ayda görüştürülmesi Kürtler de de hassasiyete yol açıyordu. Ve 2005 yılında yine TUHAD-FED tarafından düzenlen Amara Yürüyüşü coşkuyla başlarken, devlet güçler ise bir kez daha aynı nokta da barikatlar kurarak Kürtlerin bu barışçıl yürüyüşüne izin vermiyordu. Tıpkı 2004 yılında olduğu gibi 2005 yılında da çatışmalar meydana geldi. Saatlerce süren çatışmalar sonucunda onlarca kişi yaralanırken, yollara Öcalan ile ilgili yazılar yazılıyor ve devlet güçlerine inat kutlamalarını gerçekleştiriyordu.
2006 yılında ise devlet 28 Mart 2006’da Kürt coğrafyasında yaşanan intifada karşısında yaptığı 14 kişinin ölümüne yol açan katliam ve ardından AKP Hükümeti’nin eylem ve etkinliklere izin vermeyeceği yönündeki tehdit dolu açıklamaları Kürtleri Amara Yolu’ndan vazgeçirmemişti. Kürtler bir kez daha yollara dökülmüş ancak bu kez Urfa’nın Birecik İlçesi ile Halfeti İlçesi yol ayrımında engelleme ile karşılaşmıştı. Yapılan engellemeye karşılık yine de 4 Nisan kutlanarak Fırat Nehri’ne karanfiler atıldı.
2007 YILINDBAĞIMSIZ HEYET TALEBİ
Öcalan’ın ‘zehirlendiği’ yönündeki açıklamalar ve ardından ‘bağımsız heyet’ talebi 2007 yılında Amara Yürüyüşü’ne damgasını vuruyordu. Bu talep doğrultusunda, başta Amed, Urfa, Adıyaman, Mersin, Adana, Siirt ve Şırnak’tan gelen binlerce kişi Urfa’nın Suruç İlçesi’ne bağlı 11 Nisan beldesinde bir araya gelmişti. Buluşma hiç de kolay olmamıştı. Konu Öcalan’ın sağlığı ve doğum günü kutlaması olunca devlet güçlerinin de hassasiyetleri en yüksek noktaya ulaşıyordu. Yollarda, saatlerce süren kimlik kontrolleri, bagaj ve üst araması, ardından kimliklerin kameralara alınarak ‘fiili fişleme’ uygulaması. Amara kervanı dört bir yandan yola çıkmış ve tüm engellemere rağmen binlerce kişi buluşma noktası olan 11 Nisan Beldesi’nde bir araya gelmişti. Yol boyunca Öcalan ve PKK üzerine yazılan şarkılar ve türküler de yürüyüşçülerin dillerinden düşmemişti. “Vaye PKK rabu’ diye başlayan ve “Serok Apo endam hev’ sözleriyle süren türküler hep bir ağızdan dillendiriliyordu. Her yıl olduğu gibi yol boyunca köylülerin, yollara dökülmüş kadın, çocuk ve gençleri ile birlikte Amara Yürüyüşçülerini selamlamaları ise yürüyüşçülere ayrı bir keyif veriyordu.
DEVLET DAĞ OLMAYAN YERE DAĞ GETİRDİ
Amara’ya 20 kilometre kala yürüyüşün 4’üncü yılında 4’üncü kez aynı manzara ortaya çıkıyordu. Sayıları binleri bulan asker, polis, özel harekat timleri, askeri panzer ve akrep tipi araçlarla yola barikat kurarak kapatmıştı. Askeri yetkililer, “Şanlıurfa Valiliği’nin kararı üzerine 3-5 Nisan tarihleri arasında Birecik ve Halfeti ilçelerinde askeri operasyon . yapıldığından dolayı herhangi bir eylem ve etkinlik yapılamaz” gerekçesiyle hiçbir şekilde yürüyüşe izin vermeyeceklerini açık ve net bir şekilde bildiriyorlardı. Heyetin, “Anti demokratiktir. Barışçıl bir çabamız var. Dağ olmayan yerde askeri operasyonu mu olur. Halkların kardeşliği” sözlerini ise duyan olmadı.
BİR ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIĞI AMARA…
Askeri yetkililerin bu açıklamasına karşılık yürüyüşçüler, tepelere çıkarak bedenleri ile ‘Serok Apo’ ve ’Öcalan’ yazmaya başladı. Yolun kuzey tepelerinde askerler ve güney tepelerinde ise Amara Yürüyüşçüleri duruyordu. Kitle Askeri barikatı aşarak, Amara Yürüyüşü’nü sürdürme kararlığında ilerliyorlardı. ‘Yasaklama’ kararı ‘tahammül sınırını’ aşmıştı sanki. Asker bir yandan ateş açarken, bir yandan da kitlenin üzerine direk bir şekilde gaz bombaları atılıyordu. Ellerinde Öcalan posterini düşürmeyen gençler, ne atılan, kurşuna, ne taşlara ne de gaz bombası ürkütüyordu. Atılan gaz bombaları ve askerin attığı taşlar sonucunda onlarca kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. TUHAD-FED olası bir katliama karşı açıklamayı bulundukları noktadan yapmaya karar verdi. İmralı Adası’na bağımsız bir doktorlar heyetenin gönderilmesi talebi konuşmaların esas vurgusunu oluştururken, binlerce kişi gelecek yıl buluşma sözleri vererek geldikleri yönlere doğru otobüslerle hareket etti.
’2008 YILINDA ÇÖZÜMÜN YOLU AMARA’DIR’
2008 yılında yine TUHAD-FED’in düzenlediği Amara Yürüyüşü’nün koordinasyonunu yaşamını yitiren Kürt devrimciler Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay gerçekleştirdi. Bu yıl ki Amara Yürüyüşü ilk kez festival havasına dönüştürülerek 3 Nisan’da Suruç İlçesi’nin Aligör Beldesi’nde görkemli bir doğum günü kutlaması ve 4 Nisan’da Öcalan'ın sağlık koşullarına dikkat çekmek ve İmralı Cezaevi'nin kapatılması talebiyle yürüyüş yapıldı. 2008 ’Amara Yürüyüşü'ne için Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Mersin, Adana, Antep, İstanbul, Hakkâri ve Siirt olmak üzere birçok ilden on bini aşkın kişi katıldı. 3 Nisan günü startı verilen yürüyüş kapsamında on bini aşkın kişi Aligör Beldesi’nde karşılandı. Kutlamanın yapıldığı alana çadırlar kuruldu ve sahneden Öcalan'ın 59’uncu doğum günü dolayısı ile MKM’li sanatçılar tek tek sahne alarak halkı alanda coşturdu. Havai fişeklerin atıldığı ateşlerin yakıldığı adeta Newroz havasında yapılan kutlama sabaha kadar kesintisiz sürürken kutlamada konuşma yapan DTP eski Eşbaşkanı Emine Ayna, "Buraya toplanan insanlar, çözüm yolu olarak İmralı'yı gösteriyor. Biz bunu dikkate alıyoruz, tüm dünya da dikkate almalıdır. Çözüm tektir" dedi. Kitle binlerce araç ile 4 Nisan günü yollara düştü. Ancak Türk devletinin Amara fobisi boş durmuyor ve bir önceki yıl olduğu gibi operasyon var gerekçesi ile yine 20 kilometre kala barikatlar kurularak yürüyüşçüler engellendi.
BEDENLERİ İLE ’APO’ YAZDILAR
Tepelerde yarım çember şeklinde dizilmiş ve bir kilometre uzunluğunda ellerinde kalas ve silahlarla dizilmiş askerler ise devletin yürüyüşe tam teçhizat, tam donanımlı hazırlıklı olduğunu gösteriyordu. 2004 yılından bu yana hep aynı noktada aynı mevkide bu tablo ortaya çıkıyordu. Amara Yürüyüşçüleri yanlarında getirdikleri Öcalan’ın posterleri ve Demokratik Konfederalizm bayrakları ve dillerinde ‘Biji serok Apo’, “Rojbuna te rojbuna me ye” sloganları ile yolu trafiğe kapatarak, bekleyişe geçtiler. Heyet askeri yetkililer ile görüşmede bulundu. Ancak sonuç yine aynı oldu. Yürüyüşçüler tepelerde taşlarla ve bedenleri ile “Biji Serok Apo”, “PKK” yazdılar. Amara’ya gitmekte kararlı olan kitle tepelerden barikatı aşmaya çalışarak yürüyüşe geçti. Ancak devletin tavrı yine sert oldu ve binlerce asker aynı anda kitleye gaz bombaları ile saldırıya geçti. Bir yandan asker ve özel harekat timleri panzerler eşliğinde saldırırken diğer yandan ise askeri helikopterler kitlenin üzerinde taciz uçuşları yapmaya başladı. Helikopterin, alçak uçuşlarına kitle,“Öcalan’sız dünyayı başınıza yıkarız” sloganları ile tepki gösteriyordu. Sonuç, yine taşlara karşılık kurşun ve gaz bombası olmuş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. Çatışmaların ortasında Öcalan'ın kendi sesinden mesajı iletildi. Amara Yürüyüşü’ne Türk devleti bir kez daha tahammül göstermezken, halk ise kutsal gördüğü topraktan avuç dolusu alarak geri dönüş yaptı.
’ÖCALAN SİYASİ İRADEMİZDİR’
2009 yılında 29 Mart Yerel Seçimleri’nde Kürtler zafer kazanmış ve bu coşku 4 Nisan’a da yansıdı. Onbinlerce Kürt ’Özgürlüğün özgürlüğümzdür’ sloganı ile festival havasında kutlamaya başladıkları Amara Yürüyüşü için 3 Nisan’da bir kez daha Aligör beldesinde bir araya geldi. DTP’li milletvekili ve belediye başkanların tam takım katıldığı kutlamalar on binlerce kişinin alanda davul zurnalar eşliğinde halaya durması ile başladı. "Rojbunate piroz be ey serok Apo", "Öcalan", "Biji serok Apo", "Öcalan'a uzanan eller kırılsın" sloganları alanda yankılanırken, Öcalan'ın dev posterleri ile Demokratik Konfederalizm bayraklarının taşındığı kutlamalarda akşam saatleri ile birlikte alanın dört bir yanında ateşler yakıldı. Sahneye Öcalan’ın 60’ıncı doğum günü dolayısıyla sabaha kadar 60 sanatçı çıkarken,sık sık, "60'ıncı doğum günümüzü kutluyoruz" şeklinde anonslar yapıldı. Öcalan'ın özgürlük, demokrasi, halk, kadın ve gençlik konularındaki konuşmalarından pasajlar okunurken, kutlamada konuşan DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Kürt halkının siyasi iradesi Sayın Abdullah Öcalan ile arasına mesafe koymalarını istememesini söyleyerek, dillerinden, kültürlerinden ve önderlerinden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 3 Nisan’ın 4 Nisan’a bağlayan gece coşku doruğa ulaşırken Öcalan’ın konuşmalarından derlenen sinevizyon gösterimi sırasında atılan havai fişekler geceye renk kattı.
YASAKLAMA
4 Nisan 2009 sabahı ise önce Aligör Beldesi’nde Öcalan’ın doğum günü dolayısı ile fidanlar dikildi. Fidan dikiminin ardından on binlerce insan bir kez daha güneşlerine ve önderlerinin doğum yeri olan Amara’ya ulaşmak için binlerce araç ile yollara dökülmüştü. Güneşe yolculuk bir kez daha başlarken, devlet güçleri ise halkın bu coşkusuna bir kez daha tahammül edemeyerek yine her yıl olduğu gibi 20’inci kilometrede barikatlar kurdu. Barikatın nedeni 6 yıldır değişmeyen ’operasyon’ gerekçesi oldu. Yarım ay şeklinde tepeler konumlanan askerler kalaslı, coplu gaz bombalı tam tesisat silahlarıyla, akrep ve panzer tipi araçlarla konumlanmıştı. Araçlardan inaen 15 bini aşkın kişi barikatın ön tarafından hem de tepelerden Demokratik Konfedalizim bayraklarıyla ve Öcalan posterleri ile PKK bayraklarıyla konumlandı. Tepelere dizilen kitle ise İnsan bedeninden, taşlardan ve çiçeklerden "APO" yazısı yazıldı. "APO" yazısı yazanlar zaman zaman Öcalan sloganlarıyla Meksika dalgası oluşturdular. Anons araçlarından yükselen şarkılar ile birlikte halaya durulurken alkış ve zılgıtlarla sürekli tempo tutuldu.
’DAĞ VE KARAOĞLAN YAŞAMINI YİTİRDİ’
Barikatın kurulduğu noktada ise Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığında görevli üst düzey askeri yetkililer bizzat alanda askerleri koordine ettiler. Kitle barikatı aşmak isteyince Barikatı aşmak isteyen gençler ile askerler arasında çatışma başladı. Devlet güçleri halkın coşkusuna tahammül edemeyerek gaz bombası, jop ve kalaslar ve plastik ve gerçek mermiler ile halkın üzerine ateş açmaya başladı.Yüzlerce kişi gaz bombasından etkilendi. Katliam hazırlığı içersinde olan devlet rast gele ateş açması sonucu onlarca kişi yaralanırken, Mustafa Dağ ile Mahsum Karaoğlan ağır yaralandı. Karaoğlan plastik merminin vücuduna sabet etmesi sonucu yaşamanı yitirirken Dağ ise başına isabet eden gaz bombası sonucu hayatını kaybetti. Olaylar, DTP’li milletvekilleri ve Barış Anneleri’nin girişimi ile zor zapt edildi. Ancak, olaylar bununla sınırlı kalmadı ve DTP Milletvekili Ayla Akat Ata, yaşamını yitiren Karaoğlan ve Dağ’ın durumlarını sormak için Birecik Devlet Hastahanesi önünde polisin joplu saldırısına uğradı. Gerginlik arttı ve çatışmalar da burada da yaşandı Amara’ya kitle varmış olsaydı fidanlar dikerek bu günün ekolojik dengenin korunması istenecekti. Ancak toprağa iki genç iki fidan Karaoğlan ve Dağ düştü. Kürt halkının barışçıl yürüyüşü devlet güçleri tarafından bir kez daha kana bulanmıştı ancak Kürtlerin Amara’ya yani özgürlük çıklıkları sürüyordu.
AMARA 2010: ÖZGÜRLÜĞE YÜRÜYÜŞ
2010 yılında ise 7’incisi düzenlenen Amara Yürüyüşü, TUHAD-FED ve Demokratik Toplum Kongresi öncülüğünde’Öcalan’a özgürlük’ ve “Doğuşun doğuşumuz özgürlüğün özgürlüğümüzdür” sloganıyla 3 Nisan’da start aldı.Mahsum Karaoğlan ile Mustafa Dağ hayatlarını kaybettiği geçen yıl ki yürüyüşe oranla 2010 yılında katılım daha yüksek oldu ve on binler Aligor Beldesi’nde buluştu. Alan yeşil sarı kırmızı renkler ile adeta renk cümbüşüne dönerken, alanın dört bir yanına Öcalan posterleri ve Demokratik Konfederalizm bayrakları asıldı. Coşku gün boyu sürde ve MKM’li sanatçıların şarkıları ile kitle akşam saatlerin de coşkusunu doruğa ulaştırdı. Sahneden lazer ışıkla “Rojbuna te piroz be” ve “Roja te roja meye ey serok Apo” yazıları geçildi. Yine sahneye yeşil sarı kırmızı renkli büyük boyutlarda mumlar yerleştirilerek yakıldı. Alanın en renkli görüntüsünü oluşturan kadınlar, askeri düzende Öcalan posterleri ve PKK bayrakları ile yürüyen gençler, yaşlarına aldırmadan halay çeken yaşlılar, ulusal kıyafetleriyle ilgi odağı olan çocuklar hep bir ağızdan “Öcalan’a özgürlük” istedi.
YÜZLERCE İNSAN AMARA İLE BULUŞTU…
2010 yılında Türk devleti Kürt halkının kararlı duruşu karşısında geri adım attı ve Amara yürüyüşçülerinin bir bölümünün Amara’ya gidebileceğini belirtti. Bunun üzerine Türk devletinin bir grubuna karşılık yaklaşık 700 kişi 4 Nisan günü Amara’ya doğru hareket etti. Geride kalanlar Aligor’da coşkularını sürdürürken, yola çıkanlar ise büyük bir heyecan yaşadı. Keza, son 6 yılda bu yolların aşılması için yüzlerce kişi yaralanmış iki Kürt genci yaşamını yitirmiş ama bu kararlılıktan asla taviz verilmemişti.
Amara Yürüyüşçülerini Amara Köyü’nde yani Kürt halkının ‚yeniden doğum adlandırdıkları topraklar da Öcalan’ın kardeşi Mehmet ve Fatma Öcalan karşıladı. Kimisi toprağı yüzüne örttü kimi toprağa sarılarak ağladı. Duygulu anların yaşandığı sevincin ve hüznün bir arada oluştuğu Amara’da kitle dakikalar ca ‚’Öcalan’ sloganları attı. Öcalan'ın gölgesinde kitap okuduğu ağacın altında fotoğraf çektiren çok sayıda kişi, buradan toprak ve ağaç yapraklarını hatıra olarak aldı. Burada hem BDP’li milletvekilleri hem de TUHAD-FED yöneticileri tarafından yapılan açıklamada Öcalan’ın Kürt halkının önderi olduğu ve Kürt sorununun demokratik çözümünde muhattap olduğu vurgulandı.
KATİLLERİ KORUNUYOR…
Son 7 yılda Amara yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle çok sayıda kişi hakkında soruşturma açılarak hapis cezaları verildi. Milletvekilleri hakkında soruşturmalar açıldı, Kürt siyasetçilerine 2911 Sayılı Yasa’ya aykırılık, örgüt üyesi olmamakla birliket örgüte yardım yataklık etmek ve propaganda yapmak gibi iddialarla Amara Yürüyüşü’ne katılanlara ceza yağdırılırken, aradan 2 yıl geçmesine rağmen katledilen Mustafa Dağ ve Mahsun Karaoğlan'ın yaşamlarına yitirmelerine ilişkin şüpheli ya da bilgi amaçlı tek bir ifade bile alınmadı. Savcılık, hep ‚dosyada eksiklik’ var dedi avukatlar ise dosyayı AİHM’e taşıdı.Türk Devleti katilleri korurken, barışçıl bir yürüyüşe katılanları ise yargılamayı sürdürüyor.
2011 yani bu yıl on binlerce kişi ile Amara’ya bir kez daha ulaşma sözü verdi. Kürt halkı bu yil ‘Öcalan’a özgürlük’ sloganları ile yüzbini aşkın kişi ile bir kez daha Amara yolunda buluşacak. 3 Nisan’da Halfeti İlçesi’nde buluşacak yüz bini aşkın Kürt 4 Nisan’da Amara’ya Kürt halkının ‘kutsal’ olarak gördüğü topraklara ulaşılacak.
ANF NEWS AGENCY
1 Nis 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder
Hakaret küfür vb yorumlarınız olursa savcılığa başvurulucaktır