Ve hâlâ şerefliler!.. / Amed Dicle
Amed Dicle
09:31 / 31 Ocak 2012
Stella Isaacksohn...
Asimile olmuş orta halli bir Yahudi ailenin çocuğuydu. Güzelliği ve canlılığıyla bilinen Stella, 1942 yılında Berlin’de tehcirler başlayıp Yahudiler imha kamplarına gönderildiğinde 20 yaşındaydı. Ve bir gün aniden ortalardan kayboldu... Sarı saçları ve mavi gözleriyle ‘Aryan’ görünümlü Stella bu niteliklerinin yardımıyla kendine 'Yahudi olmadığını' gösteren sahte evraklar düzenlemişti. Yaklaşık bir sene böyle yaşadı... Ancak ‘sahte evrak’ ve ‘Aryan’ görünümüne rağmen Stella, 1943 yılında Nazilere yakalandı ve sonrasında Gestapo’ya çalışmayı kabul etti. Yahudilerin kamplara gönderildiği bu felaket yıllarında kendilerini gayri-Yahudi gösterip Nazilerden saklanan çok sayıda Yahudi vardı. Stella bir zamanlar onlarla yaşamıştı... Naziler Stella’yı ‘saklanan’ Yahudileri bulmak için en büyük araç olarak kullandı. Ona ‘sarışın zehir’ diyorlardı. Ve Stella, Yahudi cemaati okulunda beraber ders gördüğü arkadaşlarını kolaylıkla bulup Gestapo’ya ihbar etti. Kurbanlarının 600 ile 3000 arasında olduğu söyleniyor... Nazilere yaptığı bu ‘hizmet’e rağmen Stella’nın ailesi Auschwitz’e gönderildi ve orada öldüler. Ancak bu durum Stella’nın Gestapo’ya çalışmasını önlemedi. 1945 Mart’ına kadar aktif çalıştı. Savaş sona erip Naziler yenildiğinde Stella yine saklandı. Ancak kısa süre sonra Sovyetler tarafından yakalanıp yargılandı. 10 yıl cezaevinden kaldıktan sonra Batı Almanya’ya gönderildi. *** Tam o gün Kürdistan’da… 'İskan Politikası' uygulanan Kürt şehirlerinden birinin çarşısındaki yoğurt meydanında kıyasıya bir kavga sahneleniyordu. Şehri "Türkleştirmek" için 'iskan politikası' adı altında yerleştirilen 'yabancılar'dan birkaçı ile binlerce yıldır o topraklarda yaşayanlardan birkaç tanesi arasında ölümüne bir kavga. Nedeni bilinmiyordu kavganın, ama her zamanki gibi, devleti arkasına alan iskancıların Kürt köylüsünün yoğurduna, sütüne, emeğine konmaya çalışmasından doğan bilindik rutin bir çıkış noktası olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktu... Aynı aileden olan birkaç Kürt köylüsünün diğerleri karşısında şansı giderek azalıyordu, çünkü çarşıya onlar hakimdi ve gittikçe yedikleri tekme ve tokadın çeşidi artıyordu. Tam o sırada kalabalıkça bir grup Kürt köylüsü belirdi, ve taşlarıyla, sopalarıyla onlarda kavgaya katıldılar. Kurtulduğunu anlayan gariban köylüler tam rahat bir nefes aldılar ki birde ne görsünler? Onlara yardıma gelenler kendi köylerindeki 'kan davalı' düşmanlarıydı. Ama siz! Nasıl olur? dermiş gibi şaşkın bir bakış fırlattı dayak yemekten nevri dönmüş köylü… "Fazla sevinmeyin!" dedi aynı köyden kan davalı köylüsü... "Şimdi burada sizi kurtarmak için dövüşmüyoruz, kendi köyümüzün şerefini kurtarmak için dövüşüyoruz!.. Siz bugün bu meydanda dayak yeseniz, hiç kimse 'filankes' dayak yedi demez, 'filan köyün köylüleri' dayak yedi derler ve ucu bize dokunur. Hâlâ kan davalıyız sizinle ve halen düşmanınızız!.. " *** Stella’nın Berlin’de Peter Wyden isminde bir çocukluk arkadaşı vardı. Peter 1942’de ailesiyle ABD’ye gidebilmiş ve orada yaşamaya başlamıştı. 1992’de Stella’nın biyografisini kitaplaştırdı. Stella kendi hikayesini, Almanya’da bir apartman dairesinde, çocukluk arkadaşının anlatımıyla okudu. 2 yıl sonra aynı apartmanın balkonundan atlayıp intihar ettiğinde ölümü dünyada hiçbir değişikliğe sebebiyet vermemişti, çünkü o zaten çoktan ölmüştü... Neredeyse 50 yıl ölü yaşayan Stella’nın mezarında dua eden kimse olmadı... Zira o sadece kendi kavmine değil insanlığa ‘ihanet’ ettiği gün bağışlanması zor bir günaha ‘amen’ demişti... *** Kürdistan, günümüz tarihi.. Kürdler bugün, birbirleriyle kanlı bıçaklı düşman bile olsalar, geliştirdikleri örgütlülük sayesinde hâlâ dışarıya karşı birlikte mücadele ediyorlar... 'Ve hâlâ şerefliler!.." Ama hâlâ yeni Stella'lar gönderiliyor her gün Kürdistan’a... Mezarlarına dua edecek tek bir kişi bile bulamayacak kişiler... ANF NEWS AGENCY |
0 yorum:
Yorum Gönder
Hakaret küfür vb yorumlarınız olursa savcılığa başvurulucaktır